Oyuncuların gönlünde taht kuran The Last of Us, 7 yıllık bekleyişin ardından devam oyunu The Last of Us Part II ile birlikte çıkageldi. İlk oyundaki sevgi temasının aksine nefret teması ile ön plana çıkan The Last of Us Part II, uzun süren bekleyişe değdi mi? Bu soruyu herhangi bir spoiler vermeden The Last of Us Part II inceleme yazımızda yanıtlamaya çalışacağız. İncelemeye geçmeden önce oyunun hikayesi ile ilgili ortaya çıkan spoilerları yemeden sağ sağlim bir şekilde oyunun çıkış gününe geldiğimi, hikaye ile ilgili her şeyi zevkim kaçmadan ilk elden deneyimlediğimi belirtmek istiyorum.
Hikaye
Tommy’nin bulunduğu Jackson kasabasına yerleşen Ellie ve Joel, kasaba halkı ile kaynaşmış, huzurlu ve sakin bir hayat yaşamaktadır fakat bu huzur, 4 yıl sonra Ellie’nin değer verdiği bir kişinin canice öldürülmesinin ardından bozulur. İntikam ateşiyle yanıp tutuşan Ellie’yi Seattle’da uzun bir yolculuk bekleyecektir. Bu yolculuğunda WLF ve Scars grupları ile karşılaşacak, yaşadığı bazı olayların fiziksel, duygusal ve ruhsal sonuçlarıyla yüzleşmek zorunda kalacaktır.
Oyunun hikayesi The Last of Us evreninde siyah ve beyazın olmadığını, aslında herkesin griden ibaret olduğunu anlatmaya çalışmış. Yani bu evrende iyi veya kötü yok. Herkesin kendince sebepleri, hayatta kalmak için yapmak zorunda oldukları bazı durumlar var. Tabiki bu durumların zaman zaman bazı sonuçları oluyor. Kısacası The Last of Us evreni iki ucu b*klu değnek.
Eşcinsel bir Ergenin Klişe Hikayesi Mi Anlatılıyor?
Bu sorunun cevabını vermeden önce Ellie’nin The Last of us Part II ile birlikte eşcinsel olmadığını, Left Behind ek paketi ile birlikte zaten bunun temellerinin atıldığını belirtmek istiyorum çünkü Left Behind ek paketi oynamayan kişiler tarafından bu oyun ile birlikte Ellie’nin eşcinsel olmasına karar verilmiş gibi bir algı ve eleştiri var.
Sorunun cevabına gelecek olursam The Last of Us Part 2’nin hikayesini “eşcinsel bir ergenin klişe hikayesi” olarak tanımlamak büyük ayıp olur çünkü anlatılan hikayenin bununla yakından uzaktan alakası yok. Zaten yazdıklarımdan da bu sonucu çıkartacaksınızdır fakat merak edenler için oyundaki eşcinsel sahnelerin oyunun tamamına kıyasla neredeyse yok denecek kadar az olduğunu belirteyim.
Empati Empati Empati
The Last of Us Part II’nin hikayesi oyuncuların düşmanlarıyla empati kurmasını istiyor ve zaman zaman bu empati aşırıya kaçabiliyor. Şahsen ben empati kurup, karşı tarafa hak versem de bu empati içimdeki öfkeyi asla dindirmedi, hala karşı tarafa sinirliydim ve öldürmek istiyordum.
Grafik ve Atmosfer
Bildiğiniz üzere The Last of Us Part II, sadece PlayStation 4 konsoluna özel olarak çıkış yaptı. Standart modeli 1.87 TFLOPS gücünde olan bu konsolun ömrü neredeyse 7 yıla ulaşacak fakat The Last of Us Part II’den görüyoruz ki çok iyi bir optimizasyon ile hala çıtayı arşa çıkarmak mümkünmüş. Naughty Dog ekibi nasıl bir optimizasyon ile bu derece iyi grafik sunabildi bilemiyorum fakat grafiklerin tek kelimeyle muazzam gözüktüğünü söyleyebilirim. Özellikle Seattle’daki orman sahnesi bambaşka bir boyut olmuş. God of War ve Horizon Zero Dawn da grafiksel açıdan çok iyi bir seviyedeydiler fakat sıralama yapacak olursam The Last of Us Part II’yi en başa koyarım.
Karakter Modellemeleri ve Mimikler
The Last of Us Part II’nin oyuncu kadrosunda Troy Baker(Joel), Ashley Johnson(Ellie) ve Laura Bailey gibi oldukça yetenekli oyuncular yer alıyor. Bu yetenekli oyuncular ve Naughty Dog ekibinin face capture teknolojisinde gelmiş olduğu son nokta bir araya gelince mükemmel bir iş ortaya çıkmış. Oyunun sinematik sahnelerinde karakterlerin mimikleri ve ifadeleri ile verilmek istenen duygu net bir şekilde hissediliyor. Sinematik sahnelerdeki karakter modellemeleri ise oldukça üst seviye bir grafik sunuyor.
Muhteşem Bölüm Tasarımları
The Last of Us Part II, sahip olduğu etkileyici ve büyük bölüm tasarımları ile birlikte post apokaliptik bir dünyada yaşadığınızı ve sunduğu atmosfer ile her an tetikte olmanız gerektiğini çok iyi bir şekilde hissettiriyor.
Oyunu oynadığınız her an çevre detaylarından ve tasarımından etkileniyorsunuz. Kendi adıma konuşmam gerekirse çoğu zaman karşımda gördüğüm manzara karşısında fotoğraf modunu açıp, ekran görüntüsü almadan duramadım.
Oynanış
Oyunun en çok konuşulması gereken yerlerinden birisi bence oynanış mekanikleri ve karakter animasyonları çünkü Naughty Dog ekibi ortaya öyle bir iş çıkarmış ki üzerindeki büyük emeği görmemek mümkün değil.
Öncelikle karakter animasyonlarıyla başlayalım. Karakterinizin dengesini kaybederken sallanmasından tutun hareketine, silah tutuşuna ve bir dolabı lootlarken dolabın kapağını açıp içine bakmasına kadar oldukça gerçekçi karakter animasyonları bulunuyor. Karakter animasyonları gerçekçi bir hale getirilmeye çalışılırken genelde bu animasyonlar sırıtırlar fakat The Last of Us Part II’de durum böyle değil, oyundaki karakter animasyonları hem gerçekçi hem de yağ gibi akıyor.
Etrafı Lootlayabiliyorsunuz
Oynanış fragmanlarından da gördüğünüz üzere The Last of Us Part II’de etrafta gördüğünüz dükkanların camını indirerek veya bir halat yardımıyla ulaşamadığınız bir yere giderek loot yapabiliyorsunuz. Bu tür yerlerde genelde kaynak bulurken, zaman zaman silah kılıfı veya yeni bir silah bulabiliyorsunuz.
Halat dedik fakat bu halat mekaniği öyle bir cümleyle kestirip atılacak cinsten değil çünkü oldukça gerçekçi bir fizik motoruna sahip. Oyundaki halat gerilebiliyor, gevşeyebiliyor, dolaşabiliyor ve bir cisim değdiği an değdiği bölgeye göre şekilleniyor.
Dodge Mekaniği
The Last of Us Part II ile birlikte Dodge mekaniği oyuna ekleniyor. Böylece yakın mesafe çatışmalarda artık düşmanlardan veya hastalıklılardan kaçınabiliyoruz. Dodge mekaniği sadece sözde kalmayıp oyuna da çok iyi bir şekilde yedirilmiş. Herhangi bir düşmandan veya hastalıklıdan kaçınırken ne bir takılma ne bir animasyon hatası oluyor, üzerine saldıran kişi sayısı artsa da dodge mekaniği pürüzsüz bir şekilde işliyor.
NPC vs NPC
Aslında ilk olarak The Last of Us’ın Left Behind isimli ek paketinde gördüğümüz bu olay, The Last of Us Part II’de daha da ilerletilmiş ve fazlalaştırılmış. Oyunda zaman zaman hem düşmanların hem de hastalıklıların denk geldiği yerler oluyor. Bu gibi durumlarda iki farklı düşman tipiyle çatışmak yerine bir şişeyi veya tuğlayı fırlatarak çıkardığınız ses sonucu hastalıklıları insan düşmanların üzerine salabiliyor ve izlemesi oldukça keyifli anlara şahit oluyorsunuz.
Köpekler
Yayınlanan fragmanlardan da gördüğünüz üzere oyunda eğitimli köpekler bulunuyor. Düşmanın kokusunu almak ve yerini tespit etmek üzere eğitilen bu köpekler, genel anlamda epey bir sıkıntı teşkil ediyor ve maalesef Naughty Dog ekibinin daha önce belirttiği gibi köpekleri öldürüp öldürmemek bizim elimizde değil. Çoğunlukla öldürmeye mecbur kalıyorsunuz.
Hem Ellie Hem Biz Gitar Çalabiliyoruz
Oyunun fragmanlarından da gördüğünüz üzere artık Ellie gitar çalabiliyor. Zaman zaman Ellie’nin gitar çaldığı sahneler ile karşılaşıyoruz. Bu sahneler oldukça iyi olsada bence biraz daha fazla olabilirmiş. En azından 1-2 sahne daha görmek isterdim fakat bu oyunun bir eksiği değil, benim şahsi fikrim.
Ellie gitar çalabiliyor dedik fakat The Last of Us Part II sadece bununla da kalmıyor, sizin de istediğiniz parçayı çalmanızı mümkün kılıyor. Size sunulan notalardan birini analog yardımıyla seçebiliyor ve gitarın tellerine göre bölümlendirilmiş DualShock 4 kontrolcüsünün dokunmatik yüzeyi ile istediğiniz parçayı çalabiliyorsunuz.
Silah ve Karakter Geliştirmeleri
The Last of Us Part II’deki silah geliştirmeleri aslında serinin ilk oyununda da vardı fakat bu oyunda eklenen silah sökme ve geliştirme animasyonları hem farklılık hem de gerçekçilik katmış.
Karakter geliştirmeleri ise ilk oyundaki ile aynı sisteme fakat daha çok çeşitliliğe sahip. Yine ilk oyundaki gibi topladığınız takviyeler ile karakterinizi gizlilik ve yakın dövüş gibi pek çok dalda geliştirebiliyorsunuz.
Her NPC’nin Bir İsmi Var
Neredeyse bütün oyunlarda NPC olarak tanımladığımız karakterler yapay karakterlerdir. Mesela oynadığınız oyun bir nişancı oyunu ise karşınıza çıkan düşmanları öldürmeniz gerekir fakat öldürdüğünüz bu NPC’ler sizde herhangi bir etki bırakmazlar çünkü bu NPC’lerin ne ismini ne sanını bilirsiniz. Bu durum The Last of Us Part II ile birlikte değişiyor. Oyunda karşınıza çıkan bir düşmanı öldürdüğünüzde ve arkadaşları bunu fark ettiğinde “Olamaz, Dave bu!” veya “Lanet olsun! Mike ölmüş.” gibi birçok tepki veriyor. Verilen bu tepkiler sayesinde aslında öldürdüğünüz kişilerin de birer insan olduğunu düşünüyorsunuz. Ayrıca oyundaki NPC’ler sürekli etkileşim halinde. Mesela bir düşmana yakalandığınızda düşmanlar arasında “Şurada!”, “Ben yaklaşıyorum.” ve ” Anlaşıldı” gibi pek çok diyalog geçiyor.
Uzuv Kopması
Tüfek gibi ağır silahlarla düşmanın belirli bir bölgesine sıktığınızda uzuv kopmasına ve o kişinin can çekişmesine şahit oluyorsunuz. Aynı durum hastalıklılarda da geçerli. Bir keresinde bomba tuzağına yakalanan bir hastalıklının alt bölgesinin havaya uçtuğuna fakat kalan kısmıyla hala sürüne sürüne üzerime gelmeye çalıştığına şahit oldum. Bu oyunda gerçekten şiddeti ve vahşeti sonuna kadar hissediyorsunuz.
Toplanabilir Nesneler ve Şifreli Kasalar
Bir oyunu oynarken çevreyi araştırmayı seven kişilerden iseniz The Last of Us Part II’de zaman zaman süper kahraman kartları ve çeşitli notlar ile karşılaşacaksınız. Süper kahraman kartları tamamen eğlence ve trophy amaçlı toplanabilir bir nesne iken oyunda bulduğunuz notlar ise gerçek hayat hikayelerine dayanıyor. Örnek vermek gerekirse bir evin içinde bulduğunuz bir notta birinin hayatı, yaptığı spor dalı ve o spor dalında kazandığı kupa ile ilgi bir yazı okuyabiliyor, birazcık çevreyi araştırmasıyla ise o kişinin kazandığı kupayı ve uğraştığı spor dalında kullandığı araçları canlı olarak görebiliyorsunuz.
Ayrıca oyunda şifreli kasalar bulunmakta. Genellikle içinden kaynak ve not çıkan bu kasaların şifresi zaman zaman ufak bir çevre araştırması ile bulunabilirken bazı zamanlar epey zorlamakta.
Zekice Hazırlanmış Bölüm Tasarımları
The Last of Us Part II, üzerine oldukça kafa yorulmuş bölüm tasarımlarına sahip. Bir düşman grubu ile karşılaştığınızda önünüzde pek çok seçenek bulunuyor. İsterseniz direk çatışmaya girebiliyor, gizlilikle sessiz bir biçimde düşmanlarınızı öldürebiliyor veya hiç kimseye dokunmadan sessiz sedasız bir şekilde ilerleyebiliyorsunuz. Bazı zamanlarda ise içerisinden dolu zombi sesinin geldiği kapılar ile karşılaşıyorsunuz. İşte tam burada hemen yukarıda bahsettiğim NPC vs NPC olayı devreye giriyor.
Etkileyici Detaylar
Naughty Dog ekibi en ince ayrıntısına kadar bazı şeylere kafa yormuş. Oyunda bulunan bir saatin gerçek zamanlı olarak ilerlemesinden tutun, duvara bir kurşun sıktığınızda çıkan parçaların suya düşmesi sonucu oluşan dalgalara, tozlu bir zeminde yürürken veya sürünürken zeminde olaşan izlere, duvara yakın bir düşmanın kafasına sıktığınızda duvarda akan kan ve beyin parçalarına hatta karlı bir yerde öldürdüğünüz düşmanın akan sıcak kanının karı eritmesine kadar çok ince bir işçilik var.
Erişilebilirlik Seçenekleri
Oyunun erişilebilirlik seçeneklerinde altyazı büyüklüğü, rengi ve konuşmanın geldiği yönün altyazıda gösterilip gösterilmeyeceği ayarlanabiliyor. Benzer bir şekilde HUD ekranın büyüklüğü ve rengi de ayarlanabiliyor fakat bunlar işin basit kısmı. The Last of Us Part II’nin erişilebilirlik seçeneklerinde beni en çok etkileyen şeylerden biri görme veya işitme zorluğu çeken kişilerin oyun oynamasını kolaylaştırmak için konulan seçeneklerdi. Navigasyon seçeneği ile gideceğiniz yöne kadar tarif alabiliyor, etraftan gelen sesleri görsel bir şekilde görebiliyorsunuz fakat sadece bununla da bitmedi. Görme zorluğu çeken kişiler için sesli metin özelliği ve çeşitli görüntü modları bulunuyor. Görüntü modlarında etraftaki nesnelerin ve düşmanların renkleri sadeleştirilip daha seçilebilir bir hale getirilirken, sesli metin özelliğiyle oyundaki en ufak bir metin bile size sesli olarak okunuyor. Bu saydıklarım dışında onlarca farklı seçenekler de bulunmakta. Naughty Dog ekibinin görme ve işitme zorluğu çeken oyuncuları da önemsemesi beni bir hayli sevindirdi ve The Last of Us Part II, benim şimdiye kadar gördüğüm en erişilebilir oyun oldu.
Ayrıca oyunda kendi zorluk modunuzu oluşturabiliyorsunuz. Deneyimlemek istediğiniz zorluğa göre kaynak miktarını, karakterinizin saldırılara karşı dayanıklılığını, düşman zorluğunu ve pek çok şeyi ayarlayabiliyorsunuz. Sonuçta bu hayat herkese adil davranmıyor 🙂
Ses ve Müzik
The Last of Us Part II, ses konusunda da serinin ilk oyununa göre epey bir yol katetmiş. Oyunun müziğinden tutun bir takırdayanın çıkardığı sese kadar çok pürüzsüz bir şekilde duyuyor ve resmen içinizde hissediyorsunuz. Ayrıca oyunu en başından sonuna kadar kaliteli bir kulaklıkla oynamış biri olarak oyundaki ses haritasının çok başarılı olduğunu söyleyebilirim. Ses haritası diyorum çünkü çevreden gelen seslerin nereden geldiklerini çok net bir şekilde algılayabiliyorsunuz.
The Last of Us Part II’nin müziklerini serinin ilk oyunun müziklerini yapan Gustavo Santaolalla yapıyor. İlk oyundaki başarısının ardından yine aynı ismi seçmek yerinde bir hamle olmuş. Gustavo Santaolalla, serinin ilk oyununda olduğu gibi bu oyunda da başarılı bir iş ortaya koymuş, hem tele hem de yüreğimize vuruyor.
Ayrıca The Last of Us Part II’de başarılı sanatçı Shawn James’in Through The Valley şarkısından kısa bir kesit görüyoruz. Zaten bu şarkıyı The Last of Us Part II’nin duyuru fragmanında Ellie söylüyordu ve oyunda yer almasını bekliyorduk.
Türkçe Dublaj ve Altyazı Seçeneği Mevcut
The Last of Us Part II’de Türkçe dublaj ve altyazı desteği bulunuyor. Karakterlerin kendi seslerini duymak ve vermek istediği duyguyu birebir hissetmek adına oyunu orjinal dili ve Türkçe altyazı seçeneği ile bitirdim. Oyunu bitirdikten sonra Türkçe dublajının nasıl olduğunu görmek adına oyunu tekrar birkaç saat oynadım. Oyunun Türkçe dublajına çok iyi olmuş demem mümkün olmasa da fena olmamış diyebilirim. Yerelleştirme çalışmalarından dolayı PlayStation Türkiye’ye buradan teşekkür ediyorum.
Genel
The Last of Us Part II inceleme yazımızın sonuna gelmeden önce birkaç cümleyle yazımı toparlamak ve dürüst bir şekilde genel bir değerlendirmede bulunmak istiyorum. 7 yıldır büyük bir heyecanla beklediğim ve duyuru fragmanıyla tüylerimi diken diken yapan The Last of Us Part II’nin beklediğim bir hikaye ile karşıma çıkmadığını net bir şekilde söyleyebilirim. Naughty Dog ekibi daha farklı bir hikaye anlatmayı ve bunu farklı bir tarzda sunmayı tercih etmiş.
Oyunu bitirdikten sonra şuanda dahil olmak üzere istisnasız her gün oyunu düşünmekle ve müziklerini dinlemekle geçti. Birkaç şeyi hala gereksiz bulsam da her geçen gün oyunun hikayesi daha anlamlı gelmeye başladı. Kısaca The Last of Us Part II, gerek grafikleri ve bölüm tasarımıyla gerek oynanış mekanikleri ve karakter animasyonlarıyla mevcut neslin oyunlarından çok daha ileri seviyede ve yeni nesil bir oyun olarak da tabir edilebilir bir yapım olmuş, size vaat ettiği deneyimi fazlasıyla verecek.